Yücel
MARAL'ı Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Bir yoldaşı anlatıyor:
Yücel ile birlikte bir dönem İMO'da
çalışıyorduk. Her ikimizin de hareketle direkt ilişkisi vardı. Ancak bu
örgütsel ilişkilerimizi İMO’da kimse bilmediği gibi,
Yücel benim ilişkimi, ben de Yücel'in ilişkisini bilmiyorduk. Yücel yeraltına
hazırlamak için sürekli benimle ilgileniyordu. İşi bitse bile akşam benim
odadan çıkışımı bekliyordu. Birlikte Mecidiyeköy'e
kadar yürüyorduk. Bu arada bana sürekli yeraltı mücadelesini, yeraltı yaşamını,
böyle bir yaşama hazır olup olmadığımı sorup duruyordu, aynı zamanda bu konuda
oldukça da sabırsızdı.
Ben onun bu kadar ısrarlı olmasından dolayı illegal
ilişkisi olduğunu anlamıştım. Yücel'e içimden gülüp, ona yeraltı ilişkim
olmadığını hissettirmeye çalışıyordum. Hazır olmadığımı, çekincelerim olduğunu
söylüyordum. O da ısrarla bunları açmamı, onunla paylaşmam gerektiğini söylüyordu.
Bu ısrarlı tavrı onun harekete bir insan daha kazandırabilmenin çabası,
coşkusuydu. Sevgili Yücel Yoldaş seni daima esprili, gülen gözlerinle
anımsayacağız.
***
Bir yoldaşı anlatıyor:
Günlük hayatta yaşadığı zorluklan hiçbir zaman sorun
yapmadı. Çoğu zaman kalacak yeri, cebinde parası olmadığı halde olanak
yaratarak bunları çözerdi. Halk içinde olmayı severdi, halkının özlemlerini
bildiği için gerilla olma isteği onda hep taptazeydi. Bütün zor işlerde,
radikal kitle gösterilerinde, polisle-faşistlerle çatışmada o hep en öndeydi.
Örgütleyendi. Kitleleri eyleme katandı. O hep zor günlerin insanıydı..."
(Bu anlatım, Halk İçin Kurtuluş dergisinin 7 Mart 1998 tarihli
71. sayısında yayınlanmıştır.)
***
Bir yoldaşı anlatıyor:
“asıl
düğününü de dağlarda yaptı”
Başarıyla geçen TÖDEF’in
ikinci kurultayının ardından sıra şenliğe gelmişti. Düğün salonu yurdun dört
bir yanından gelenlerle dolmaya başladı. Bekliyoruz bekliyoruz
gelinle damat gelmiyor. Yolda otobüsle gözaltına alınmışlar, dikkat çekici de
bir durum ortaya çıkıyor, salon sahibi ortada dolaşıyor, birşeylerden
kuşkulandığı kesin, artık başımızın çaresine bakmak zorundayız.
Bir tanıdıktan nişan kıyafetleri
ayarlıyoruz, Yücel damat kıyafetini giyiyor, şimdi her şey tamam nihayet
şenliğimiz tamamlanıyor, alkışlarla içeriye giriyoruz sahnedeki arkadaş espri
ile karışık genç çift için bir oğul büyütmelisin şarkısını armağan ediyoruz
diyor herkes kahkahadan kırılıyor, Yorum’un müzikleriyle halaya duruyoruz,
halay olur da Yücel durur mu alıyor mendili halayın başına geçiyor, esprileri
şen kahkahaları ile coşkumuza coşku katıyor.
Programa Ayşe Gülen Halk Sahnesinin tiyatrosu ile
devam ediyoruz. Tam o sırada çevik polisler salona dalıyorlar, Yücel’le
birlikte bir kaç arkadaş gözaltına alınıp tutuklanıyorlar, cezaevinde bu
olaydan dolayı ona “damat” diyorlar: Damat ileri, damat geri...
Cezaevinden çıktıktan sonra da uzun süre takıldık
ona. İrtibata ilk geldiği gün tabi damatlıklarını da giyip gelmişti neşeli ve
esprili havasıyla gel seni dağlara kaçırayım havası da suyu da bir başka
güzeldir buralara benzemez derdi. O memleketini seviyordu ve asıl düğününü de
dağlarda yaptı, damatlığını giyer gibi giydi kütüklüğünü, aldı silahını eline,
kavuştu sevdalısına, kavuştu memleketinin toprağına suyuna...